30 Kasım 2025 Pazar

ÜSTÜNKÖRÜ - 10




Uçaktan indiğinde hiç bilmediği ve kimseyi tanımadığı bir şehirdeydi. Kendi ülkesinde kazanamadığı parayı, bir ihtimal geldiği bu ülkede kazanıp, ardında bıraktığı çocuklarına biraz olsun maddi destek gönderebileceğini düşünüyordu. Bu ülkenin dilini konuşuyor olmasına ve hastabakıcı bilgisine güveniyordu.

Şehre karanlık çökerken o bir otel yerine, hemen bir hastanenin aciline sığındı. Sanki bir yakını tedavideymiş gibi bavulunu bekleme salonunun sandalyelerine koyup, üstüne uzandı ve gözlerini ertesi sabah, kalkıp iş aramak ve hayatına yön vermek üzere güvenle kapattı. 







{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-



not: görsel, dreamstime.com' dan alıntıdır.




28 Kasım 2025 Cuma

BİR KELİME = BAHUSUS





Bahusus : (zarf, eskimiş, Farsça bā + Arapça ḫuṣūṣ) ► Özellikle.

"Köşk geniş, ben kalabalığı severim, bahusus etrafımda sizin gibi gençler olursa büsbütün içim açılır." - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

* * * * *

Kelime Kökeni :

Farsça bā χuṣūṣ بخصوص “özellikle, bilhassa” deyiminden alıntıdır. Bu deyim Farsça bā “ile, birlikte, beraber (edat)” ve Arapça χuṣūṣ خصوص “özellik” sözcüklerinin bileşiğidir.

Ek açıklama : Husūsan eş anlamlıdır.


Tespit edilen en eski Türkçe kaynak :

[Meninski, Thesaurus, 1680]
bāχusūs: Specialiter, peculiariter, pracipué, praesertim, nominatim, maximé

[Ahmed Vefik Paşa, Lehce-i Osmani, 1876]
bāχusūs: be-tahsīs.




{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: görsel, textstudio.com' dan alıntıdır.




25 Kasım 2025 Salı

BİR KELİME = HABASET




Habaset : (Arapça) 1. (isim) ► Kötülük.

2. (isim, eskimiş) ► Alçaklık.

"Senin ne habasetlere kadir olduğunu ben bilirim." - Reşat Nuri Güntekin


* * * * *

Kelime Kökeni :

Arapça χbs̠ kökünden gelen χabās̠a(t) خباثة “kötülük, habis olma” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Arapça χabus̠a خَبُثَ “kötü idi” fiilinin faˁāla(t) vezninde masdarıdır.


Tespit edilen en eski Türkçe kaynak ve diğer örnekler :

[Hoca Sa'deddin Ef., Tacü't-Tevârih, 1574]
χabāṣet-i bātınesi [içinin kötülüğü]

[Mustafa Âlî, Künhi'l Ahbar, 1599]
χabāṣetiyie iki kavm olupdurur mümtāz / Birisi tāyife-i Çebnidür anuŋ, biri Lāz






{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-



not: görsel, internetten alıntıdır.




23 Kasım 2025 Pazar

ÜSTÜNKÖRÜ - 9






(Biri hakkında konuşan iki kişi)


- O inançlı mıydı?

- Ona sordun mu?

- Evet, ama sanki inançla işi olmaz gibi bir tavır sergiledi.

(Diğeri gülümsedi) 

- O bir melâmîydi.

- O ne demek?

- İnancını sadece kendine saklayan ve yaşayan biri demek. Melamilik aramak, sorgulamak, anlamaya çalışmaktır. Kişi doğduğunda kendini anlamak için gözlemlemeye, sormaya başlar. Bu sorgulama kendini ve görünen varlığın hakikatini anlamak içindir.

- İlk defa duydum.

- Halkın arasında kendilerini gizlemeyi tercih ederler. Öyle ki, onlara çok yakın olanlar bile melâmî olduklarını bilmiyorlardır. Bu kimliklerini, sadece kendilerine mânen yakın gördükleri insanlara, uygun gördükleri zamanda söylerler. Yani melâmîlikte tüm mânevî bağlar doğrudan Allah ile kurulur, kimseye herhangi bir gösteriş yapmazlar. Dini duyguların her türlü istismarına karşıdırlar. Üyelerinden finansal destek ve para yardımı talebinde bulunan cemaatlere karşı, hiçbir peygamberin görevini yaparken ümmetinden ücret talep etmediğini, ilgili ayeti okuyup, hatırlatırlar.

- Sorgulamak ve sorgulamakta serbest olmak ne kadar anlamlı. Şimdi ise cemaatlere kendilerini kaptırmış, hiçbir şeyi düşünmeden, sorgulamadan teslim olmuş insanlar, ibadet ettiklerini sanıyorlar.

- Maalesef öyle.






{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: görsel, internetten alıntıdır.




21 Kasım 2025 Cuma

BİR KELİME = HAMASET




Hamaset : (Arapça) 1. (isim, eskimiş) Yiğitlik, kahramanlık, cesaret.

"Bir hamaset destanı."

2. (isim, eskimiş) Dinleyenleri etkilemek veya heyecanlandırmak amacıyla yapılan abartılı anlatım.


* * * * *

Kelime Kökeni :

Arapça ḥms kökünden gelen ḥamāsa(t) حماسة “(dinde ve kavgada) şeci ve cesur olma, fanatizm” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Arapça ḥamisa حمس “şeci ve tavizsiz idi” fiilinin faˁāla(t) vezninde masdarıdır.

Benzer sözcükler : hamasi

Tespit edilen en eski Türkçe kaynak ve diğer örnekler :

[Meninski, Thesaurus, 1680]
hamāset: Vehementem & constantem esse (in religione).






{ಠ,ಠ} 
|)__) 
-”-”-



not: görsel, internetten alıntıdır.



18 Kasım 2025 Salı

BİR KELİME = ŞARAMPOL





Şarampol : (isim, Macarca) Karayollarının kenarında yol düzeyinden aşağıda kalan bölüm.

"Şarampole yuvarlandım." - Ahmet Ümit


* * * * *

Kelime Kökeni :

Macarca sorompó “kazıklardan oluşan çit, parmaklık” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Orta Aşağı Almanca schrancpaum “çit kazığı” sözcüğünden alıntıdır.

Tespit edilen en eski Türkçe kaynak ve diğer örnekler :

“parmaklık” [Evliya Çelebi, Seyahatname, 1665]
χandak kenārınca cümle kalın direkler ile şarampo taˁbir etdikleri parmaklık çevürmişlerdür

[Ahmed Vefik Paşa, Lehce-i Osmani, 1876]
şarampoy شرانپوی: Palanga ve kale varoşunun kazık ağaç kakılarak yapılan barūsu





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: görsel, dreamstime.com' dan alıntıdır.




16 Kasım 2025 Pazar

ÜSTÜNKÖRÜ - 8





- Kum kaldırma!

- Ne?

- Kum kaldırma dedim.

- Denizde miyiz yahu, ne anlamsız laf..

- Başka türlü söylesem dikkatini çekmezdi.

- Pöh.. başka türlü nasıl söylerdin peki?

- Ortalığı karıştırma.

- Haydaa.. yahu nasıl karıştırıyorum ki?

- Offff! Sözlerinle, bakışlarınla, beden dilinle bir mikser gibisin yahu! Herkese, her duruma, her olaya bir sözün var söylenecek. Yeter! 

- .....

- Oldu mu şimdi? Bu kadar lafı işitmek gerekli miydi yani?!





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





not: görsel, dreamstime.com' dan alıntıdır.




14 Kasım 2025 Cuma

BİR KELİME = ARKETİP




Arketip : (isim, Fransızca) ► Kök örnek, bir nesnenin bilinen ilk ve en özgün biçimi.


* * * * *

Kelime Kökeni : 

İngilizce archetype “prototip, Jung psikolojisinde bir kavram” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Eski Yunanca arχétypos ἀρχέτυπος “model, ilk nümune” sözcüğünden alıntıdır.

Daha fazla bilgi için arkaik kelimesini incelediğimizde, Fransızca archaïque “en eskiye ilişkin” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Eski Yunanca arχaïkós αρχαïκός “en eskiye ait, ilkel” sözcüğünden alıntıdır. Eski Yunanca sözcük Eski Yunanca árχaîos άρχαῖος “ilk, en eski (sıfat)” sözcüğünden +ik° ekiyle türetilmiştir. Bu sözcük Eski Yunanca arχḗ αρχή “başlangıç (isim)” sözcüğünden türetilmiştir.



Tespit edilen en eski Türkçe kaynak :

[Milliyet - gazete, 1987]
'Bedrettin Üzerine Şiirler'in, deyim yerindeyse, arketipsel bir konumu vardır.'







{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: görsel, internetten alıntıdır.




11 Kasım 2025 Salı

BİR KELİME = KARİNE




Karine : (isim, Arapça) Karışık bir iş veya sorunun anlaşılmasına, çözümlenmesine yarayan ipucu.

"Karine ile anladığımıza göre işi biz yapacağız."

* * * * *

Birleşik Fiil veya Kalıp Söz olarak kullanımı :

Karine ile anmak : Sözün gelişinden çıkarmak.

* * * * *

Kelime Kökeni :

Karine1

Arapça ḳrn kökünden gelen ḳarīna(t) “1. eş, zevc, 2. eşleşme, mantıki bağlantı, delil” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Arapça ḳarana “çift koştu, eşleştirdi” fiilinin faˁīla(t) vezninde sıfatı dişilidir. Arapça fiil Arapça ḳarn “boynuz” sözcüğü ile eş kökenlidir.

Ek açıklama : 1990′larda beliren masumiyet karinesi deyiminde sözcük “varsayım, presumption” anlamında kullanılmıştır.

Benzer sözcükler : masumiyet karinesi

Tespit edilen en eski Türkçe kaynak ve diğer örnekler:

[Meninski, Thesaurus, 1680]
ḳarīnet: (...) Conjectura [tahmin, yakınsama]. ḳarīne ile: takrīben. ḳarīne ile aŋlamak: Conjectare, conjecturâ assequi [tahmin etmek, tahminen değerlendirmek]


Karine2

İtalyanca carina “gemi gövdesi” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Latince carina “1. ceviz kabuğu, her çeşit sert kabuk, 2. gemi gövdesi” sözcüğünden evrilmiştir. Latince sözcük Hintavrupa Anadili yazılı örneği bulunmayan *ḱerh₂- (*ḱer-) “sert” biçiminden evrilmiştir.


Tespit edilen en eski Türkçe kaynak ve diğer örnekler:

[Evliya Çelebi, Seyahatname, 1665]
Beç kapusu tarafı kadırganın başında karinası gibidir.






{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: gif, tenor.com' dan alıntıdır.




9 Kasım 2025 Pazar

ÜSTÜNKÖRÜ - 7




Barın kapısından içeri girdi. Belli belirsiz caz müziği çalıyordu. Saçları kıvır kıvır genç içerden getirdiği temiz bardakları yerlerine koyarken göz ucuyla ona baktı, selâm verip bir şey ister mi diye sordu. Taburenin kenarına ayağını koyarak, kendini yukarı çekip, oturdu. "Bir filtre kahve alayım lütfen" dedi. Kahvenin kokusu, dumanından önce geldi, büyük bir yudum aldı.

Buraya gelerek büyük risk almıştı. Tedaviler, terapiler, ilaçlarla devam ettiği bir dönemin içindeyken, birden kendini ateşin ortasına atması gerektiğini düşünüp buraya gelmişti. Alkolden uzak durması gerekiyordu, biliyordu ama kendince alkole yakın olarak, uzak durmayı denemek onun fıtratına daha uygun geliyordu. Mekanın her yerine sinmiş alkol kokusunu, kahvenin dumanına sararak içine çekiyorken, nefsine işkence ve terbiyeyi aynı anda öğretiyordu.




{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: görsel, freepik.com​' dan alıntıdır.





7 Kasım 2025 Cuma

BİR KELİME = BUKAĞI




Bukağı : 1. (isim, eskimiş) Ağır cezalıların ayaklarına takılıp ucuna pranga bağlanan demir halka.

      "Bukağılı Baba'nın başı ucunda düşman zindanında taşıdığı bukağılar vardı." - Yahya Kemal Beyatlı

2. (isim, eskimiş) ► Köstek.


Birleşik Fiil olarak kullanımı :

Bukağı Vurmak : Bukağı takmak.

      "Sonra hayvanın karnı altından bukağı vurup boğazına ip takarak esir edip yedeğe aldılar." - Ebubekir Subaşı


* * * * *

Kelime Kökeni :

Eski Türkçe bukaġu “hayvanlara vurulan köstek, pranga” sözcüğünden evrilmiştir. Bu sözcük Eski Türkçe buka “boğa” sözcüğünden Eski Türkçe +AgU ekiyle türetilmiştir.

Tespit edilen en eski Türkçe kaynak :

Eski Türkçe: [Kaşgarî, Divan-i Lugati't-Türk, 1073]
bukaġu [[hırsızlara vurulan pranga]]




{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-




not: görsel, internetten alıntıdır.




4 Kasım 2025 Salı

BİR KELİME = MİHNET




Mihnet : (isim, Arapça) ► Sıkıntı.

"Her mihnet kabulüm yeter ki / Gün eksilmesin penceremden" - Cahit Sıtkı Tarancı


Birleşik Fiil olarak kullanımı :

Mihnet çekmek : Sıkıntılı bir duruma katlanmak, sıkıntı çekmek.

* * * * *

Kelime Kökeni :

Arapça mḥn kökünden gelen miḥna(t)  “zorluk, zahmet, sınav” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Arapça maḥana “sınadı, imtihan etti” fiilinin fiˁla(t) vezninde ism-i merresidir. 
(NOT: Arapça fiil Aramice-Süryanice ve İbranice maḥneh מַחְנֶה “İsrailoğullarının çölde kırk yıl çektiği çile” sözcüğü ile eş kökenlidir.)
İmtihan kelimesi de aynı kökten gelmektedir.


Tespit edilen en eski Türkçe kaynak :

[Kutadgu Bilig, 1069]
balā miḥnat emgek [bela, zahmet, zorluk]

[Aşık Paşa, Garib-name, 1330]
ikilik miḥnet-dürür bellü bilüŋ




Kelime,  blogger Arzu Sarıyer tarafından önerilmiştir. Yayına katkılarından dolayı teşekkürler.




{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: görsel, internetten alıntıdır.





2 Kasım 2025 Pazar

ÜSTÜNKÖRÜ - 6



"Annelik köpeklik! Annelik köpeklik!" diye söylene söylene sokakta yürüyordu kadın. Sağından, solundan, arkasından yürüyen yaşlı kadınlar başlarını sallayarak katıldıklarını gösteriyor, gençler kadının söylediklerine gülüyor, diğer insanlar anlamsızca bakıp geçiyorlardı. Kimileri de "kafayı sıyırmış herhalde" diye düşünüyorlardı.

Oysa hepsi hayatlarından beş dakika ayırıp, kendi annelerinin özverileriyle ilgili biraz düşünselerdi, söylene söylene yürüyen kadını belki de anlayabileceklerdi. Bir anne çocuğu için her şeyden vazgeçebilirdi. En çok da kendinden. 

İşte son noktasına kadar sömürülen kadın, en sonunda sokaklarda doğurduğu çocuğun annesi gibi değil de köpeği gibi hissettiğini haykırıyordu ama bu haykırış kendineydi ve duyması için de yüksek sesle söylenip duruyordu.





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





not: görsel, dreamstime.com' dan alıntıdır.