Müsaade : (Arapça) 1. (isim) ► İzin.
"Ayrıca Saray Kütüphanesi'ne dilediğim kadar girip çıkma müsaadesi bahşettiler." - Ahmet Kabaklı
2. (isim) Elverişli olma, elverişlilik.
* * * * *
Birleşik Fiil veya Kalıp Söz olarak kullanımı :
Müsaade almak : İzin almak.
"Kızların gitmek üzere Ayşe’den müsaade almaları onu birdenbire rahatlattı." - Hüseyin Nihal Atsız
Müsaade etmek (veya buyurmak) : 1. İzin vermek.
"Hiçbir şey söylemesine müsaade etmedim, gayet haşin, çok sert davrandım." - Etem İzzet Benice
2. Geçiş için yol vermek, yol açmak.
3. Elverişli, uygun olmak.
* * * * *
Kelime Kökeni :
Arapça sˁd kökünden gelen musāˁada(t) مساعدة “yardımlaşma; yardım, yarlık, el verme, kolay kılma” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Arapça saˁada سَعَدَ “yaver gitti, yardım gördü” fiilinin mufāˁala(t) vezninde III. masdarıdır.
Ek açıklama : ″İzin” anlamı Türkçede 19. yy′a doğru ağır basmıştır.
Bu maddeyle ilintisi olan kelimeler ; müsait
Tespit edilen en eski Türkçe kaynak ve diğer örnekler:
“yardım etme, el verme” [Seydi Ali Reis, Miratü'l-Memalik, 1557]
Bahr-i muḥīte [okyanusa] çıkılup ve bir miḳdār rūzgār müsāˁade gösterüp
“izin” [Ahmed Vefik Paşa, Lehce-i Osmani, 1876]
müsāˁade: Bırakma, men etmeme, ruhsat ve mülayemet.
(Blog bir süre yorumlara kapalıdır.)
{ಠ,ಠ}
|)__)
-”-”-
not: görsel, internetten alıntıdır.
Hiç yorum yok:
Yeni yorumlara izin verilmiyor.cccc