2 Aralık 2025 Salı

BİR KELİME = NASİP




Nasip : (Arapça) 1. (isim) Birinin payına düşen şey.

2. (isim) Bir kimsenin elde edebildiği, sahip olabildiği şey.

      "Türk'e ve Türk vatanına bir kurtuluş nasip ise onu gene Mehmetçiklerden beklemeliyiz." - Aka Gündüz

3. (isim) ► Kısmet.

      "Her insanın bu yaşlardaki nasibi yalnızlıktır." - Ahmet Muhip Dıranas

4. (isim) Günlük kazanç.

* * * * *

Birleşik Fiil veya Kalıp Söz olarak kullanımı :

Nasibini almak : Güzel, hoşa giden bir şeyden kısa bir süre de olsa yararlanmak.

"Herkes ondan haz veya hüzün, kendi nasibini alırdı." - Abdülhak Şinasi Hisar

Nasip almak : Bektaşilikte tarikata girme töreni yapılmak.

Nasip etmek : 1. Fırsat vermek.
                   2. Eriştirmek.

"Allah bana o rezaletle gelmeyi nasip etmesin, ölmek daha iyi." - Halide Edip Adıvar

Nasip olmak : 1. Fırsat düşmek, elvermek.

"Günlerden bir gün bu güzel gemilere binme nasip oldu." - Bedri Rahmi Eyüboğlu

2. Mutluluk veren güzel şeylere erişmek, ulaşmak, kavuşmak.

"Hiçbir erkeğe nasip olmadığını iddia edeceğim hayat, hep kaçamaklarla dolu idi." - Refik Halit Karay


* * * * *

Kelime Kökeni :

(nasib 1)

Arapça nṣb kökünden gelen naṣb "1. dikme, kaldırma, çadır kurma, nişan koyma, 2. tayin etme, atama, ganimetten pay verme” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Arapça naṣaba “dikti, kaldırdı, belirledi” fiilinin faˁl vezninde masdarıdır.

Benzer sözcükler : nasbet


Tespit edilen en eski Türkçe kaynak ve örnekler :

[Aşık Paşa, Garib-name, 1330]
andan oldı naṣb u cerr refˁ u sükūn

~ ~ ~ ~ ~

(nasib 2)

Arapça nṣb kökünden gelen naṣīb “pay, hisse” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Arapça naṣaba “belirledi” fiilinin sıfatıdır.

Benzer sözcükler : nasiplen-, nasipsiz

Tespit edilen en eski Türkçe kaynak ve örnekler :

[Aşık Paşa, Garib-name, 1330]
aç kulağuŋ uşbu sözden al naṣīb




{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





not: görsel, cartoondealer.com' dan alıntıdır.