19 Ekim 2025 Pazar

ÜSTÜNKÖRÜ - 4




Girmek için kapıyı ittiğinde, kapıya bağlı çan tiz bir ses çıkardı. Gözlüklerinin üstünden bakan yaşlı terzi hoş geldin anlamında başını salladı. Yerlerin mermer, ortada küçük yuvarlak sehpa, kırmızı kumaşla kaplanmış iki küçük berjer koltuk ve ihtişamlı bir boy aynasının olduğu salona geçti. Aynadaki görüntüsüne baktı, ne kadar aldatıcıydı. 

"Muhteşem görünüyorsunuz" dedi terzi. O, gülümsedi sadece. Zarifçe giyinme odasını gösterdi terzi, kadın salınarak girdi içeri. Kendisi için dikilen elbiseyi giydi, sağına soluna bakarak kontrol etti ve dışarı çıktı. Terzi hayran gözlerle ona ve eserine baktı. "Bu kadar mükemmel taşınamaz bir kostüm" dedi. Koluna taktığı iğnedenlikle beraber yaklaşıp elbise üstünde minik düzeltmeler yapmaya başladı.

Birden elbisenin sırt kısmında iğneyle işaretlemek için açtığı kumaşın altında kalan bölgede morluk gördü, gözüyle diğer tarafları da kontrol ettiğinde bir kaç yerde daha sararmaya yakın renkler olduğunu fark etti. Bir şey sormakla sormamak arasında kalıp yutkundu.

Aynada gözleri buluştu ve sessizce konuştular. Kadın anlattı, terzi dinledi.






{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: görsel, pinterest'ten alıntıdır.




17 Ekim 2025 Cuma

BİR KELİME = HODBİN



 
Hodbin : (sıfat, eskimiş, Farsça) ► Bencil.

"Behiç yalancı, sahtekâr, hodbin ve nankördü fakat sevimliydi." - Peyami Safa

* * * * *

Kelime Kökeni :

Farsça χod bīn  “«kendine bakan», bencil” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Farsça χod “kendi” ve Farsça bīn “gören, bakan” sözcüklerinin bileşiğidir.

Tespit edilen en eski Türkçe kaynak ve diğer örnekler :

[Gülşehri, Mantıku't-Tayr, 1317]
anda kim zenlik kumaşı key geçe / yoχsa χoḏbīnliği almazlar hīçe 
[orada kadınlık kumaşı kıymetlidir, yoksa bencilliğe kimse değer vermezdi]

[anon., Ferec ba'd eş-şidde, 1451 yılından önce]
biŋ dürli nāza ve χodbīnliğe meşġūl bir ay gibi kız ayağın ovar





{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-






not : gif, tenor.com' dan alıntıdır.






14 Ekim 2025 Salı

BİR KELİME = KORDİPLOMATİK





Kordiplomatik : (isim, Fransızca) Bir ülkede bulunan elçi ve elçilik görevlilerinin topluluğu.

"Kordiplomatik mensupları bazı özel haklardan yararlanır."

* * * * *

Kelime Kökeni :

Fransızca corps diplomatique “diplomatik zümre” deyiminden alıntıdır. (NOT: Bu deyim Fransızca corps “vücut, beden” sözcüğünden türetilmiştir. Fransızca sözcük Latince corpus, corpor- “vücut, bünye” sözcüğünden evrilmiştir.)


Tespit edilen en eski Türkçe kaynak ve diğer örnekler :

[Mükemmel ve Resimli Adab-ı Muaşeret, 1927]
Fakat kılıç taşıyan zabitler, kor diplomatik قور ديپلوماتيك ilh. kılıçlarını hamil oldukları zaman sağ kollarını takdim etmeye mecburdurlar.

[Cumhuriyet - gazete, 1933]
Tahran'ın maruf ve güzide simaları ile bütün Kordiplomatik çayda hazır bulunmuş




{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: görsel, internetten alıntıdır.




12 Ekim 2025 Pazar

ÜSTÜNKÖRÜ - 3







Açık bırakılan kapıdan içeri girdi ve salona yöneldi. Koltukta iki büklüm olmuş ve kısa, kesik nefesler alan kadını gördü. Mutfaktan bir bardak su getirip başucuna koydu. Omzuna yavaşça dokunarak,

- "Astım ilacını aldın mı?" diye sordu.

- "Sonuncusunu kullandım, akşam için ilacım yok." dedi.

- "İlacı sipariş edebileceğimiz bir eczane var mı telefon rehberinde?"

- "Elif eczanesini ara, adımı söyle hemen bilirler." dedikten sonra bir iki kez öksürdü.

Kadının telefonunu aldı ve rehberden Elif eczanesini bulmaya çalıştı ama telefon elinde öylece şaşkınlıkla bakakaldı. İletişim kurma aracı telefon rehberinde bir çok ölmüş isme rastladı. 23 sene önce ölmüş annesinden, ahretlik dediği ve intihar eden arkadaşına, kadim zamanlardan kalma ve 4 sene önce ölmüş eczacı dostuna, kanserden ve pıhtı atmasından ölen iki arkadaşına kadar bir çok numara silinmemişti. Eczaneye siparişi verdikten sonra yanına gidip oturdu ve düşünmeye başladı.

"Sahi, ölen yakınlarımız ne aklımızdan, ne de kalbimizden gitmiyorsa, neden telefon rehberinden silinsinler ki..?!"




{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-

 

 

 

 

not: görsel, immihelp.com' dan alıntıdır.

 

 

 

10 Ekim 2025 Cuma

BİR KELİME = İHTİŞAM




İhtişam : (isim, Arapça) ► Görkem.

      "Hilmi Bey'in evi, bir sanat ve ihtişam galerisi değildi." - Sâmiha Ayverdi

[Görkem : (isim) Göz alıcı ve gösterişli olma durumu; alayiş, azamet, debdebe, ihtişam, tantana, haşmet, şatafat, şaşaa.]


Kelime Kökeni :

Arapça ḥşm kökünden gelen yazılı örneği bulunmayan *iḥtişām اِحْتِشَام sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Arapça ḥaşam حشم “maiyet, hizmetçiler” sözcüğünün iftiˁāl vezninde VIII. masdarıdır.
Detaylı araştırma için haşmet kelimesine bakılabilir.

Ek açıklama : Arapçada bu anlamda kullanılmadığı halde, Osmanlı ıstılahında erken tarihten itibaren günümüzdeki anlamıyla yaygın kullanımdadır. Karş. Arapça iḥtişām “utangaç olma, hicap duyma”.
Benzer sözcük, ihtişamlı, bağlantılı sözcük muhteşem.


Tespit edilen en eski Türkçe kaynak ve diğer örnekler :

“maiyet ve hizmetçi sahibi olma, debdebe, şaşaa” [Fuzuli, Türkçe Divan, 1535]
Taḳrīr edenlere sebeb-i ˁızzü iḥtişām / taḥrīr edenlere şeref-i rūzigārdur






{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: gif, tenor.com' dan alıntıdır.




7 Ekim 2025 Salı

BİR KELİME = MÜTEVELLİT





Mütevellit : (Arapça) 
1. (sıfat, eskimiş) Doğmuş, dünyaya gelmiş.

2. (sıfat, eskimiş, mecaz) Meydana gelmiş, ileri gelmiş.

      "Gönlüm arzu ile korkudan, muhabbet ile nefretten mütevellit duygularla mütehassis olduğu hâlde gidiyordum." - Ahmet Hikmet Müftüoğlu

* * * * *

Kelime Kökeni :

Arapça wld kökünden gelen mutawallid “tevellüt eden, doğan, doğmuş” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Arapça walada  “doğurdu” fiilinin mutafaˁˁil vezninde V. etken fiil sıfatıdır.


 Tespit edilen en eski Türkçe kaynak :

Kıpçakça: [İrşadü'l-Mülûk ve's-Selâtîn, 1387]
biz özge mütevellidler içinde rāstı ölmek turup öltürmüşler

[Yadigâr-ı İbni Şerif, 1421? yılından önce]
miˁdede ve bağırsakda yel mütevellid olduğunun ilācı







Bu kelime Blogger Buster tarafından önerilmiştir. Yayına katkısından dolayı teşekkür ederim.



{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: gif, animalia-life.club' dan alıntıdır.



5 Ekim 2025 Pazar

ÜSTÜNKÖRÜ - 2





Biri ayağa kalktı "ben yardım ederim" dedi.

Ardından biri daha kalktı ve "ben de varım" diye haykırdı.

Peşi sıra bir sürü insan ayaklandı ve gemilere binip, o ülkeye yardıma gittiler.

Dünya, iyiliğe ve kötülüğe gözünü dikmiş bakıyordu.







{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-



not: görsel, t24.com.tr' den alıntıdır.




2 Ekim 2025 Perşembe

BİR KELİME = AFAKİ





Afaki : (Arapça) 1. (sıfat) Gereksiz, önemsiz (söz). 

"Biraz afaki sohbetten sonra oradan kalktık." - Ahmet Rasim

2. (sıfat) Bir kaynağa dayanmayan, hayalî olan.


* * * * *

Kelime Kökeni :

Arapça fḳ kökünden gelen āfāḳ "1. ufuklar, evren, dünya, 2. felsefede enfüs zıddı, dış dünya, objektif alem" sözcüğünden +ī ekiyle türetilmiştir. Bu sözcük Arapça ufḳ  “ufuk” sözcüğünün afˁāl vezninde çoğuludur.
Benzer sözcük afak.

Tespit edilen en eski Türkçe kaynak :

[Aşık Paşa, Garib-name, 1330]
pes ne kim āfāḳ içinde yazludur / cümle bu nefsüŋ içinde gizlidür

[III. Murad, Kitâbü'l-Menâmât, 1590]
cemˁi meşāyiχuŋ ḳavli [tüm şeyhlerin sözü] gāh āfāḳī [objektif] gāh enfüsīdür [sübjektif]

Yeni Osmanlıca: afaki [Şemseddin Sami, Kamus-ı Türki, 1900]
āfāḳī: Havai, lüzumsuz ve ehemmiyetsiz söz. (Arabca āfāḳ ism-i cemˁine yayı nisbet ilhakıyla teşkil edilmiş galat tabirdir.)






{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





not: ​gif, giphy.com' dan alıntıdır.




29 Eylül 2025 Pazartesi

BİR KELİME = BİNAENALEYH




Binaenaleyh : (zarf, Arapça) ► Bundan dolayı.
      
"Binaenaleyh, bu koruma tedbiri pazarda değil kesiş mahallinde yapılır." - Nâzım Hikmet


* * * * *

Kelime Kökeni :

Arapça bināˀan ˁalayhi  "ona dayanarak, ondan dolayı" deyiminden alıntıdır. 

Tespit edilen en eski kaynak ve diğer örnekler:

[Meninski, Thesaurus, 1680]
bināen ˁaleyh: Juxta hoc, conformiter ad haec, rebus sic stantibus.





Bu kelime, blogger Recep Altun tarafından önerilmiştir. Yayına katkıları için teşekkür ederim.




{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





not: gif, tenor.com' dan alıntıdır.




28 Eylül 2025 Pazar

ÜSTÜNKÖRÜ - 1





Şimşeklerin yeri göğü inlettiği, yağmurun hiç durmaksızın yağdığı bir geceydi. Çok uzun zamandır bir çıkmazdaydılar ve gün geçtikçe batağa saplanışları daha da aşikâr bir hâl alıyordu.
Camdan dışarıya bakarken, kalbinden bir cümle geçti, tam o anda bir şimşek patladı ve tüm şehir karanlığa gömüldü.

* * *

Haberlerde, bir uçağa şimşek düştüğü ve kimsenin kurtulamadığından bahsediliyordu.







{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: gif, ehlikalem.com' dan alıntıdır.



​ 

26 Eylül 2025 Cuma

BİR KELİME = SARSAK




Sarsak : 1. (sıfat) Yaşlılık, hastalık vb. sebeplerle güçsüz kalarak vücudu titrer gibi sarsılan (kimse).

2. (sıfat) Değişken, sağlam olmayan.

      "Gittiği yerden habersiz, kendi sarsak ahlak değerlerine bağlı yaşamaktadır." - Selim İleri


* * * * *

Birleşik Kelimeler :

Sarsak sursak : (zarf) Sarsılarak, titreyerek.


* * * * *

Kelime Kökeni :

Türkiye Türkçesi sars- fiilinden Türkiye Türkçesi +(g)Ak ekiyle türetilmiştir. 
Benzer sözcükler, sarsaklık.

Tespit edilen en eski Türkçe kaynak ve diğer örnekler:

[Ahmed Vefik Paşa, Lehce-i Osmani, 1876]
sarsak: Dermansızlıktan raˁşedār olan [titreyen]





Bu kelime blogger Buster tarafından önerilmiştir. Katkılarından dolayı teşekkür ederim.




{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





not: gif, giphy.com' dan alıntıdır.





24 Eylül 2025 Çarşamba

BİR KELİME = MUNTAZAM




Muntazam : (Arapça) 1. (sıfat) ► Düzgün.

2. (sıfat) ► Düzenli.

3. (zarf) Düzenli olarak, düzgün biçimde.

      "Hiçbir tiyatro bu kadar muntazam ve güzel hazırlanamazdı." - Ahmet Hamdi Tanpınar

4. (zarf) Düzenli aralıklarla, sürekli olarak.

      "Bizi beslemek için muntazam yumurtlarlar." - Halide Edip Adıvar

* * * * *

Birleşik Kelimeler :

Gayrimuntazam : (sıfat, eskimiş, Arapça) ► Düzensiz.

      "Gayrimuntazam geçen günleri hiç de evliliğe müsait olmamıştı." - Osman Aysu


* * * * *

Kelime Kökeni :

Arapça nẓm kökünden gelen muntaẓım  “intizamlı, dizili” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Arapça naẓama “dizdi” fiilinin muftaˁil vezninde VIII. etken fiil sıfatıdır.

Arapçada ve klasik Osmanlıcada kullanılan biçim muntazım'dır. 1890 basımı Redhouse sözlüğü muntazam yazımını vulg. ibaresiyle verir. Benzer sözcük, muntazaman.


Tespit edilen en eski Türkçe kaynak :

[Yazıcızade Ali, Tarih-i Âl-i Selçuk, 1423]
Rūm milkinüŋ silki Selçuk sulṭānlardan ġayri birle muntaẓam olmaz.

[Şemseddin Sami, Kamus-ı Türki, 1900]
Muntazım: Binası lazım olduğundan ism-i mef'ûl suretinde zâ-i meftûhe ile galattır [muntazım yerine muntazam yazılması yanlıştır].





Bu kelime, Sevgili KuyruksuzKedi tarafından önerilmiştir. Yayına katkılarından dolayı teşekkür ederim.




{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: gif, giphy.com' dan alıntıdır.




22 Eylül 2025 Pazartesi

BİR KELİME = PROSEDÜR





Prosedür : (Fransızca) 1. (isim) ► İşlem.

2. (isim) ► Yöntem.


* * * * *

Kelime Kökeni :


Fransızca procedure "süreç" sözcüğünden alıntıdır. Sözcük, Fransızca procéder "sürmek, devam etmek, ilerlemek" fiilinden türetilmiştir. Bu sözcük Latince procedere, process- "ileri gitmek" fiilinden alıntıdır. Latince fiil Latince cedere, cess- "gitmek" fiilinden pro+1 önekiyle türetilmiştir.

Aynı kökten algoritm ve proses kelimeleri de türetilmiştir.

Fransızca algorithme "matematikte bir problemi çözmek için uygulanan prosedürler dizisi" sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük, Eski Fransızca algorisme "Arap sayılarıyla aritmetik işlem yapma yöntemi [esk.]" sözcüğünden evrilmiştir. Bu sözcük Arapça al-χʷarizmī  "İslam matematikçisi Harezmi (9. yy)" özel adından türetilmiştir. Sözcük χʷarizm "Orta Asya'da bir ülke, Harezm" özel adından türetilmiştir.

Fransızca procès veya İngilizce process "süreç" sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Latince processus "gidişat, süren şey" sözcüğünden alıntıdır. 





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: görsel, internetten alıntıdır.





21 Eylül 2025 Pazar

RUTİN DIŞI 10 - KÜSMEK





Ülkenin bir şehrinde, herhangi sokağında bir ev. 
Evin içinde mutfak, mutfakta bir masa.
Masada kahvaltı eden bir anne, bir baba, bir çocuk.
Çocuk masaya bakar, bakar...
Babasına dönerek sorar;

"Baba, peynir bize küstü mü?"






{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: - görsel, yapay zeka tarafından yapılmıştır.
       - rutin dışı yazılarının sonuncusu.



19 Eylül 2025 Cuma

RUTİN DIŞI 9 - KORKU






Arkadaşımın, kalbine pil takılan 90 yaşındaki annesini ziyarete gittim. Göz kalemini ve kırmızı rujunu sürmüş, balkonda denize karşı otururken, evinden kilometrelerce uzakta, çocuklarının yanında Ege sahil kasabasının keyfini çıkartıyor gibi görünüyordu.

Görünen buydu, geri planda yaşanansa bir uykusuzluk, sinir harbi, çözümsüzlük, trajedi.

Bedeni ve tüm test sonuçları, "her şey yolunda, korkacak bir şey yok!" dese de o, kendisinin bile bilmediği bir korkuya teslim olmuştu. Yatamıyor, ayaklarını uzatmadan bir koltukta dik şekilde otururken bir kaç dakika gözünü kapatarak, bedeninin ihtiyaç duyduğu uykuyu geçiştiriyordu. Ev halkı, onun gece -sessiz olduğunu zannederek- dolaşmalarını tavşan uykusuyla takip ettiğinden ortam gergindi.

Yanına oturup, kahve eşliğinde sohbet ettim. "Çok iyiyim" derken, yıllardır etrafa ve kendisine söylediği yalanların farkında değildi. 

Ziyaretimi tamamlayıp dönerken, "ölüm korkusu mu tüm bunları yaşatan?" ve "bunu unutturabilecek bir hap var mıdır?" diye düşündüm yol boyunca.





{ಠ,ಠ}
|)__) 
-”-”-




not: * hastaya, psikiyatriden randevu ve gerekli yardımlarla müdahale edilmiştir.
       * görsel, yapay zeka tarafından yapılmıştır.



18 Eylül 2025 Perşembe

BİR KELİME = SAVSAKLAMAK





Savsaklamak : Belirli bir sebebi olmaksızın bir işi isteyerek geri bırakmak; sallamak.

      "Baban nüfus kâğıdını çıkartmayı savsaklamış." - Adalet Ağaoğlu

* * * * *

Kelime Kökeni :

Türkiye Türkçesi savsak “başından savan, ihmalci” sözcüğünden Türkiye Türkçesi +lA- ekiyle evrilmiştir. Bu sözcük Türkiye Türkçesi savsa- “savmak istemek” fiilinden Türkiye Türkçesi +Uk ekiyle türetilmiştir. Bu fiil Türkiye Türkçesi sav- fiilinden Türkiye Türkçesi +sA- ekiyle türetilmiştir.

Benzer sözcük savsak

Tespit edilen en eski Türkçe kaynak ve diğer örnekler :

Türkiye Türkçesi: savsavla- [Evliya Çelebi, Seyahatname, 1665]
bāzār bozulup tavtavlanup savsavlandıkdan soŋra

Türkiye Türkçesi: [Mehmed Bahaeddin (Toven), Yeni Türkçe Lugat, 1924]
savsalamak: Tehir etmek, avutmak, yapmak istememek.

[Osmanlıcadan Türkçeye Cep Kılavuzu, 1935]
savsak = İhmalci; savsamak = İhmal etmek





Bu kelime, blogger Buster tarafından önerilmiştir. Katkılarından dolayı teşekkür ederim.




{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





 not: gif, thearmorylife.com' dan alınmıştır.




17 Eylül 2025 Çarşamba

RUTİN DIŞI 8 - KUMRU





Salondayım. Balkonu gören bir açıda.

Sıra dışı bir hareket var.

Kanat çırpma sesleri. 

Bir kumru ısrarla apartman girişine doğru gelip, gidiyor.

Onu gören bir sokak kedisi iştahla bu görüntüye kilitlenmiş.

Balkon kapısını gürültüyle açıyorum.

Kedi kaçıyor.

Kumru uçarak uzaklaşıyor.





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: görsel, twitter' dan alıntıdır.




15 Eylül 2025 Pazartesi

BİR KELİME = MÜTEMADİYEN




Mütemadiyen : (Arapça) 1. (zarf) ► Aralıksız.

"Sabahın pembe, beyaz tülleri sıyrıldıkça mütemadiyen berraklaşan fezada çıt yok." - Ahmet Hikmet Müftüoğlu

2. (zarf) ► Sürekli.


* * * * *

Kelime Kökeni :

Arapça mdy kökünden gelen mutamādī “temadi eden, süregiden, devamlı” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Arapça madan “son, uzam, limit” sözcüğünün mutafāˁil vezninde VI. etken fiil sıfatıdır. (Benzer sözcük mütemadiyen)

Tespit edilen en eski Türkçe kaynak :

[Meninski, Thesaurus, 1680]
esnāfi fesādātü şenāˁatleri mütemādī olup 
[fesat ve kötülüklerinin çeşitleri devam edip]






Bu kelime blogger Buster tarafından önerilmiştir. Kendisine katkısından dolayı teşekkür ederim.




{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





not: gif, giphy.com 'dan alıntıdır.





14 Eylül 2025 Pazar

RUTİN DIŞI 7 - NOSTALJİ





Bir sonbahar günü, bir kafede 70'lerin müzikleri ile karşılaşmak. Sence de ilginç değil mi?
 



{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: müziğin yabancı versiyonu "Something Stupid​"





12 Eylül 2025 Cuma

BİR KELİME = EZCÜMLE




Ezcümle : (Farsça ez + Arapça cumle)

1. (zarf, eskimiş) Özet olarak.

      "Ezcümle, topraklarımızın altında metruk duran maden hazinelerini az zamanda işleterek milletimizin menfaatine küşade bulundurabilmek de ancak bu usul sayesinde kabildir." - Atatürk

2. (zarf, eskimiş) Başlıca olarak.

      "Ezcümle, ziyaretler münasip zamanlarda vuku bulmalıdır." - Ömer Nasuhi Bilmen


* * * * *


Kelime Kökeni :

Farsça az cumlat  "bütünüyle, toplu olarak" deyiminden alıntıdır. Farsça deyim, Arapça cumlat  "bütün" sözcüğünden ez+ önekiyle türetilmiştir.

Tespit edilen en eski Türkçe kaynak :

[Meninski, Thesaurus, 1680]
ez īn cümle: Ex his omnibus 
[bu cümleden, bütün bundan]






{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





not: görsel, freepik.com dan alıntıdır.





10 Eylül 2025 Çarşamba

RUTİN DIŞI 6 - EZCÜMLE







Ezcümle, yaşanan her şey 'rutin dışıydı'.





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-



8 Eylül 2025 Pazartesi

BİR KELİME = UMAR




Umar : (isim) Çare.

 "Bunun hiçbir umarı yok, sultanımız. Hiçbir umarı... Kıyamete kadar hüthütler ve karıncalar fil kalacaklar." - Yaşar Kemal


* * * * *

Kelime Kökeni :

Türkiye Türkçesi um- fiilinden Yeni Türkçe +()r ekiyle türetilmiştir.
Benzer kelimeler umarsız, umarsızlık.

Tarihte tespit edilen en eski Türkçe kaynak ve örnekler :

Yeni Türkçe: “çaresiz” [Milliyet - gazete, 1971]
sıkılgan ve umarsız aslında




"Bu kelime, Değerli Blogger Recep Altun tarafından önerilmiştir. Yayına katkısından dolayı teşekkür ederim."




{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: görsel, internetten alıntıdır. ​




7 Eylül 2025 Pazar

RUTİN DIŞI 5 - OYUN



* * * *

"Bugün sıra dışı bir şey yapmak istiyorum."

"Ne meselâ?"

"İnternette bir video gördüm, koca koca insanlar ip atlıyorlardı."

"Eeee?"

"Çocukluk zamanlarına heveslendim ve ip atlamak istiyorum."

"A hahahahah ilahi"

"Niye güldün ki?"

"Hareket kabiliyetini yitirdin sanıyordum ben seni şekerim."

"Daha ölmedim yahu, takır takır atlayayım da, sen de gör."

"Tamam şekerim, atlarsın tabi."

* * * *





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





not: gif, giphy.com' dan alıntıdır.​




5 Eylül 2025 Cuma

BİR KELİME = MALAYANİ




Malayani : (sıfat, eskimiş, Arapça) Boş ve yararsız, saçma.

      "Malayani sözler."

"Malayani işlerle tıka basa dolu bir dünyada hüzün hastalık değil bir mükafattır.


* * * * *

Kelime Kökeni :

Arapça mā lā yaˁnī  "anlamı olmayan" deyiminden alıntıdır. Deyim, Arapça mā "ne" ve Arapça lā  "değil" ve Arapça yaˁnī  "anlamı var, ... demektir" sözcüklerinin bileşiğidir.


Tarihte tespit edilen en eski Türkçe kaynak :

[Sinan Paşa, Tazarru'nâme, 1482]
kulak virdüŋ, mālā-yaˁnīden sakla



"Bu kelime, Sevgili Bilge Yazar tarafından önerilmiştir. Kendisine katkılarından dolayı teşekkür ederim."



{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





not: görsel, stock.adobe.com dan alıntıdır.





3 Eylül 2025 Çarşamba

RUTİN DIŞI 4 - TAKSİ





Güneşin bunaltıcı ışınlarından korunmak için hafif indirdiği panjur nedeniyle  salondaki aydınlık yarı yarıya düşmüştü. Abajurun ışığını açtı ve yanındaki koltuğa oturdu. Kitabını ve çayını önceden sehpaya getirmişti. Çok keyifli bir okuma içinde, kendini kaptırmışken birden dışardan arka arkaya korna sesi geldi. İrkildi, tam tekrar kitaba dönecekken sevimsiz korna sesi yine yankılandı evin içinde. 

O gerginlikle, panjuru kaldırdı ve sokakta ne olduğuna baktı. Bir apartmana su teslimatı için gelen araç durmuş, dörtlüleri yanar biçimde yolda duruyordu. Hemen arkasında bir taksi vardı ve tüm bu patırtıyı çıkarıp sokağı inleten oydu. "Bekleyeceksin" dedi içinden, "Aracın sahibi eninde sonunda teslimatı yapıp gelecek, yok acelen varsa geri vitese al, kendine başka yol bul kornaya car car basacağına." diye söylendi. Panjuru kapatmadan yerine oturdu ve yola bakarken taksicinin gerçekten de beklemekten vazgeçip, geri vitese aldığını gördü. Bu gerçekten rutin dışı bir olaydı. Sanki telepati yöntemiyle mesaj göndermişti yoldaki sabırsız taksiciye. 

Kalkıp tekrar panjuru indirdi ve kitap keyfine devam etti.







{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-




not: görsel, internetten alıntıdır.



1 Eylül 2025 Pazartesi

BİR KELİME = MÂLİHÜLYÂ




Mâlihülyâ : (Arapça) 
1. (isim, eskimiş, ruh bilimi) ► Kara sevda.

2. (isim, eskimiş) ► Kuruntu.

      "Bu motiflerle ileride hazırlayacağı operanın hülyalarını, daha doğrusu malihülyalarını kurarak dalga geçiyordu." - Osman Cemal Kaygılı

Kendim için mâlihulyâ yapacak değilim tabiî. (Reşat N. Güntekin) 

Gördük ki Venizelos’tan sonra mâlihulyâdan kurtulamadılar. (Yahyâ Kemal)


* * * * *

Kelime Kökeni :

Arapça māliχūliyā "1. tıpta melankoli, kara sevda, 2. karanlık düşünce, endişe" fiilinden alıntıdır. Arapça fiil, Eski Yunanca aynı anlama gelen "melanχolía" melankoli sözcüğünden alıntıdır. 

Tarihte tespit edilen en eski Türkçe kaynak :

[Yadigâr-ı İbni Şerif, 1421? yılından önce]
ola ki anuŋ buharı dimağa çıka vesvas ve māliχulyā ve istiskā getüre




"Bu kelime, Sevgili KuyruksuzKedi tarafından önerilmiştir. Yayına verdiği katkıdan dolayı teşekkürler."




{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





not: görsel, pinterest' ten alıntıdır.




31 Ağustos 2025 Pazar

RUTİN DIŞI 3 - KIZARTMA





Yaz mevsiminde hangi sokakta yürürse yürüsün, evlerin mutfaklarından burnuna gelen kızartma kokuları, onu yürüyen bedeninden alıp çocukluğuna, annesinin yaşadığı zamanlara götürüyordu.

Kızartma demek anne demekti onun için. En iyisini, en lezzetlisini üstelik bir çırpıda yapıverirdi annesi. Onun yaptığı her yemeğin hakkını verir, tek lokmasına kadar bitirirdi tabağındakileri. Ve "eline sağlık, enfes olmuş" derdi. Bir anne için çocuğunun doyması ve ardından da bu altın cümleyi söylemesi elbette tüm yemeklerden daha doyurucuydu. Bir kızartma kokusu hayatının anılarını elinden tutup getiriyordu işte tam karşısına.

Kokulara daha fazla dayanamadı, köşedeki manavdan biber, patlıcan, kabak alıp diyeti bozmak üzere eve doğru yollandı.




{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-



not: görsel, youtube.com dan alıntıdır.




29 Ağustos 2025 Cuma

BİR KELİME = İSTİRHAM





İstirham : (isim, Arapça) Yalvarma, merhamet dileme.


* * * * *

Birleşik Fiil ve Kalıp Söz olarak kullanımı :

İstirhamda bulunmak : İstirham etmek.

İstirham etmek : Yalvarmak, dilemek, rica etmek.

"İstirham ediyorum, şu dargınlığı bırak."

* * * * *

Kelime Kökeni :

Arapça rḥm kökünden gelen istirḥām, "merhamet dileme, rica etme" sözcüğünden alıntıdır. Sözcük, Arapça raḥima  "merhamet etti" fiilinin istifˁāl vezni X. mastarıdır.

Tarihte tespit edilen en eski Türkçe kaynak:

[Ahmed Vefik Paşa, Lehce-i Osmani, 1876]
istirḥām: rahm talebi, izin rica etmek, yalvarma.





{ಠ,ಠ}
 |)__) 
-”-”-





not: görsel, www.workingpreacher.org dan alıntıdır.